Hasan Sabbah kimdir? Hasan Sabbah hayatı ve biyografisi!

Date:

Hasan Sabbah kimdir? Sorusu bazen heves mevzusu şekline gelebiliyor. Değişik bir dinî temele dayalı üst düzey dinî data birikimine ve otoriter bir önderlik karakterine haiz oldukları malum Hasan Sabbah, kurduğu tarikatın suikaste dayanan değişik askerî taktikleri ve 34 yıl süresince dışına çıkmadan yaşamış olduğu söylenti edilen Alamut Kalesi ile bilinmektedir. Peki, Hasan Sabbah kimdir? Hasan Sabbah yaşamı ve biyografisi!

HASAN SABBAH KİMDİR?

1046-1047 yada 1053-1054 yıllarında On iki İmam Şiiliği’nin mühim bir merkezi olan Kum kentinde doğduğu söylenti edilir. Hasan Sabbah, yaşamını anlattığı Sergüzeşt-i Seyyidina adlı eserinde Arabistan’da kurulmuş olan Himyerî Krallığı’nın soyundan geldiğini ve babasının Yemen’den Kufe’ye, sonrasında da Kum şehrine göç ettiğini belirtmektedir. Babası Ali bin Muhammed, On iki İmam Şiiliğinin mühim adlarından birisiydi. Evladı Hasan’ın felsefe, kelâm, mantık, fıkıh ve matematik alanlarında iyi eğitim almasını sağlamış oldu.

Din âlimi olmak isteyen Sabbah, ögrenimini devam ettirmek amacıyla Rey şehrine gitti. 17 yaşına kadar asılı kalmış olduğu On iki İmam Şiiliği’nden, karşılaşmış olduğu Fatımî daisinin etkisiyle İsmaililik mezhebine geçiş yapmış oldu. Sabbah’taki kabiliyeti fark eden Irak bölgesi başdaisi Abd’ûl-Melik İbn Attaş, kendine Fatımî halifesi olan Müstansır’ın yanına gitmesini ve Darülhikme’de İsmaili mezhebi üzerinde eğitim almasını öneri etti. İsfahan civarında iki yıl İbn Attaş’ın vekili olarak davette bulunduktan sonrasında Azerbaycan, Musul, Sincar, Rahbe, Şam, Sayda, Sur ve Akka üstünden 1078 senesinde Kahire’ye ulaştı. Burada başdai Ebu Davud tarafınca karşılandı ve Halife Müstansır ile görüştü, onun alaka ve alakasına mazhar oldu. Halife, kendini vekil olarak seçti ve ileride Horasan bölgesinde dailik yapmasını istedi.[1]

Hasan Sabbah, Halife Müstansır’dan sonrasında hilâfet makamına veliaht Nizar’ın geçmesini isterken, vezir ve başkomutan Bedr el-Cemâli ise Ahmed el-Müsta’li’nin geçmesini istiyordu. Hasan Sabbah’ın muhalefetiyle karşılaşan el-Cemâli, Sabbah’ı ilkin hapse attı, arkasından da ülkeden sürdü yada öteki bir söylentiye gore Sabbah Mısır’dan firar etti ve 1081 senesinde İsfahan’a ulaştı. 9 yıl süresince İran’ı baştan sona dolaşarak Bâtınîliğin propagandasını yapmış oldu. İran’ın kuzeyine doğruldu. Bilhassa Deylem bölgesi ile ilgilendi. Bu bölge İslam’ı mecburen kabul etmeyen, toprakları güç fethedilen, savaşçı ve eski geleneğe asılı yerli bir halkın kontrolündeydi. Bu propagandadan oldukça etkilenen Gilan, Mazenderan alanlarında 3 yıl süresince emek vererek dağlardaki savaşçıları ve gönderilmiş olduğu dailer yardımıyla bölge halkını yanına çekti.

Sabbah’ın faaliyetlerini izleyen Selçuklu veziri Nizâmülmülk, Sabbah’ın yakalanması amacıyla komut verdi. Bunun üstüne Hasan, Kazvin’e firar etti. Burada Alamut Kalesi’ni karargâhı olarak seçerek Nizârî-İsmaili Devleti’ni 4 Eylül 1090 tarihinde kurdu.

HASAN SABBAH ALAMUT KALESİNİ NASIL ALDI?

Nihayet Hasan Sabbah, İran’ın Kazvin kentinin Elburz Dağları’ndaki Alamut Kalesi’nde yargı kıldı. Kale, geniş bir vadiye egemen pozisyondaki büyük bir kayalık üstüne yapı edilmişti. Ortalama iki bin metre yükseklikteki bu kale, kayanın tabanının yüzlerce metre üstünde, yalnızca sarp ve dolambaçlı bir patikadan çıkılabilen bir mekanda bulunmaktaydı.

Söylentiye gore kale, Deylem krallarından biri tarafınca yapı edilmişti. Elbruz Dağları’nı bizzat teftişi altına almak isteyen bir kral; eğitimli kartalını salmış, kartal ise bu kayalığa konmuş ve kral da böylece kalenin yapımına başlanmasını istemişti. Ve kaleye “kartalın öğretisi” anlamına gelen “Aluh Amut” adı verilmiştir.

Alamut Kalesi’ne yerleştikten sonrasında kaleyi ele geçirilmeyecek ve kuşatmalara dayanacak bir halde tahkim ettirdi ve yiyeceklerin uzun zaman bozulmaması amacıyla depolar yaptırdı. Bundan sonrasında Alamut’un askerî ve yönetimsel merkezi oldu. Halife Müstansır’ın ölümünün arkasından yerine Sabbah’ın muhalif oldukları öteki evladı Müsta’li-Billah geçti. Sabbah bu mevzusu kabul etmeyerek Nizar’ı destekledi ve namına hutbe okuttu. İsmaililer’in Müstaliyye ve Nizariyye olarak ikiye ayrılmasıyla Sabbah, Alamut’ta Nizariler’in önderi konumuna geldi ve Fatımîler’le ilişkilerini tamamıyla kesti.

Nizariler’i Fatımîler’den ayıran en mühim fark, Nizariler’e düşman olanların fedailer tarafınca öldürülmesinin dinî bir görev olarak kabul edilmesidir.

Hasan Sabbah, müritlerinin eğitim almasını yasaklayarak bilgisiz kalmalarını elde etmiştir. Onlara gore, onların eğitim almasına gerek kalmamıştır, zira Tanrı’ı tanımak düşünce ve fikirle değil, suçsuz İmam’ın yol göstermesiyle mümkündür. Ek olarak müritlerine cenneti vadediyor ve cennetteki mutluluğu yerkürede hissetmeleri amacıyla onlara esrar, afyon yada haşhaş içiriyordu. Böyle, emirleri koşulsuz yerine getiren fedai hâline geliyorlardı.

Hasan Sabbah Gelişme Medeniyet Sanat Bilgiler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Share post:

spot_imgspot_img

Popüler

Diğer Haberler
Related

Türkiye seçime gidiyor! Aday listesi Resmi Gazete’de yayımlandı, propaganda süreci bugün başlıyor

Cumhurbaşkanı (kamubaşkanı) tercihi amacıyla zaman işlemeye devam ediyor. İsmi...

Gonca Vuslateri, Muharrem İnce’ye fena salladı: Pozitif baktığım günlerimin Allah belasını versin

Seçmenlerin aday göstereceği Cumhurbaşkanı (kamubaşkanı) başvuru yapan adayları amacıyla...

Bu takımları reddetme şansı yok! Real Madrid ve Barcelona Arda’nın peşinde

Fenerbahçe'nin 18'lik yıldızı Arda Güler, dev kulüplerin...

CHP, adaylıktan çekilmesi için bakanlık mı teklif etti? Muharrem İnce’nin yardımcısı yanıtladı

Millet İttifakı'nın 13. Cumhurbaşkanı (kamubaşkanı) talibi Kemal Kılıçdaroğlu, bir...